Türkiye'ye yapacağı 50 milyon dolarlık yatırımı askıya alan Otto's tedarikçi arayışına hız verdi. Yıllık alım tutarı 50 milyon marka çıkacak Türkiye bu yıl 30 milyar dolarlık ihracat geliri elde edecek. Ülke nüfusuna ve potansiyele bakıldığında bu rakam oldukça küçük kalıyor. Ekonomik krizin başladığı günlerden bu yana sürekli söylenegelen 'bizi ihracat kurtarır' sözleri, birçok sektörde sadece iç piyasaya çalışan firmalarda kıpırdanma yarattı. Ancak Türk girişimcileri yine de yeni pazarlar bulmakta ve malını buralardaki rekabet koşullarında pazarlamakta zorlanıyor. Türkiye'de artık kemikleşmiş durumda olan uluslar arası perakende zincirleri ve katalog şirketleri, tedarikçi listesini oturttuklarından, bu listeye yeni Türk şirketleri eklemekte hız kestiler. Amaçları en azından kriz döneminde siparişlerin zaman ve nitelik bakımından kalitesinin düşme riski nedeniyle mevcut üretici şirketlerin kapasitelerini arttırmak. Hatta Türkiye'den en büyük alım yapan Almanya'nın ünlü perakende zinciri Karstad, bu yıl 200 şirketle anlaşmasını feshetmek niyetinde. Diğer büyük zincirler de benzer tedbirler alıyorlar. Bu durumda böylesine büyük alım yapan zincirlerle ihracat yapma şansı da azalmış oluyor. Oysa, bu tür firmalar özellikle yıllardır darboğazda olan tekstil şirketlerinin yaralarını sarıyordu. Büyük alıcılar Büyüme hızını kesince, gözler küçük alıcılara yöneldi. İsviçre'nin dev perakende zinciri Otto's da bunlardan biri. Otto's aslında yıllardır Türkiye'den alım yapıyor. Ancak bu alımlar yurtdışındaki başka ofisler aracılığıyla yapılıyordu. Otto's 2000 yılının Ağustos ayında Türkiye'de bir ofis kurdu. Geçen Mayıs ayında da alımlarına bu ofisten direkt olarak başladı.
Otto's Türkiye ofisi Genel Müdürü Ümit Özeflatun , aslında İsviçre'deki merkez yönetimin Türkiye pazarına direkt yatırım yoluyla girmeyi planladığını, ancak kriz nedeniyle bu projenin şimdilik askıya alındığını söylüyor. Otto's , buraya gelmeden önce doğal olarak bir fizibilite araştırması yapmış. Türkiye'deki perakende pazarının ve perakende zincirlerinin çok hızlı büyüdüğünü görmüş. Ve bu nedenle, burada faaliyet gösteren mevcut bir perakende zincirine finansal ortaklık teklif edip, direkt yatırımla girmeyi planlamış. Yeni bir zincir kurmaktansa, pazarda marka olmuş bir marketler ağından hisse almayı uygun görmüş. Hatta bunun için EGS, Çetinkaya gibi şirketlerle görüştüklerini söylüyor Özeflatun. Bunların dışında diğer dev zincirlerle de görüşmüşler. 'Ancak görüşmeler sürerken kriz oldu ve biz bu projeyi askıya almak zorunda kaldık' diyor Özeflatun. Eğer bu proje gerçekleşseydi, Türkiye'ye ilk anda 50 milyon dolarlık yatırım yapmayı planladıklarını da sözlerine ekliyor. Otto's aslında tüm dünyada mağazalar açan bir zincir değil. Halen İsviçre'de 75 mağazası var. Bu anlamda İsviçre'nin en büyük market zinciri. Şirket yönetimi, İsviçre'deki sayı 120 olunca diğer ülkelerde de market açmayı planlıyor. Şirket her yıl sayıları 3 ile 5 arasında değişen mağazalar açıyor. Ancak, Türkiye'deki pazarın büyüme hızı nedeniyle böyle bir karar almışlar. Özeflatun, Türkiye'de mağazalar zinciri kurma projesinin hala geçerli olduğunu belirtiyor.
Otto's büyümekte olan bir mağazalar zinciri. Dolayısıyla, tedarikçi sayısı açısından da büyümeyi planlıyorlar. Türkiye'deki potansiyelin hiç de küçümsenmeyecek boyutlarda olduğunu belirten Ümit Özeflatun, Türk şirketlerine kapılarının her zaman açık olduğunu vurguluyor. Otto's'un, tüm dünyada yılda 250 milyon marklık mal alımı var. Özeflatun, 2001 yılında şirketin Türkiye'den yaptığı alım miktarının 15 milyon marka ulaşacağını belirtiyor. Halen bu rakam 10 milyon markı geçmiş durumda. Ancak Özeflatun, Türkiye ofisi olarak amaçlarının yılda 50 milyon marklık alım yapmak olduğunu söylüyor. 'Bu rakamı elde edene kadar yeni şirketlerle anlaşmaya devam edeceğiz' diyor. Peki tedarikçi şirketlerle nasıl buluşuyorlar ? Özeflatun, piyasadan takip ettikleri, iş ciddiyeti ve ürün kalitesi açısından beğendikleri şirketlere kendilerinin de gidip teklif götürdüklerini anlatıyor.Ancak çoğunlukla şirketler mal satmak amacıyla Otto's'un kapısını çalıyorlar. Özeflatun, 'Biz hemen her türden ürün alıyoruz. Malına güvenen şirketler bizimle iş yapmak üzere görüşebilirler, kapımız açık' diyor. Otto's'un tedarikçi olarak şirketlerde aradığı bazı standart kurallar var tabii ki. Bunlar, diğer alım ofisleriyle hemen hemen aynı koşulları içeriyor. Ancak Otto's'un şirketlerde olmasını istediği özel bir koşul var: 'Daha önce ihracat yapmış olmak.'Bu güne kadar sadece iç piyasaya çalışmış, Avrupa tecrübesi olmayan şirketlerle çalışmayı pek uygun görmüyorlar. Özeflatun 'Avrupa'nın üretim standartları çok değişik. Beden numaralarından tutun da yıkama talimatına kadar birçok farklılık var. Bizim burada üreticilere gidip bu kadar detaylı kontroller yapacak, bunlarla zaman kaybedecek elemanımız yok. Bu nedenle doğacak sıkıntıları şimdiden önlemek için böyle bir koşulumuz var' sözleriyle bu durumu açıklıyor.
Otto's'un dünya çapında toplam alımlarının 100 milyon marklık bölümünü tekstil oluşturuyor. Dolayısıyla yaptığı alımların büyük bölümü de tekstil. Bayan, erkek, çocuk ve ev tekstil konularında akla gelebilecek her türlü ürünü alıyorlar. Türkiye'den yaptıkları alımın da yüzde 50'sini tekstil ve ev tekstili oluşturuyor. Bu yüzde 20 ile gıda, yüzde 10 ile mobilya ve ev aksesuarları ve yüzde 20 ile diğer ürünler takip ediyor. Şirketin alım yaptığı diğer ürün grupları da şunlar: Oyuncaklar, ev tekstil ürünler, kağıt ürünleri, spor ve hobi giysileri, seyahat eşyaları, kamp ve tatil ürünleri, yatak çarşafları, her türlü ev araç ve gereçleri, gıda maddeleri (taze ürünler hariç), halı ve kozmetik ürünleriyle parfümler, bisikletler, temizlik malzemeleri ve mobilya.